Etiketler
çiçek görüntüleri, çocuk oyunları, bayanlar, bayanlar tuvaleti, caddebostan sahil hafta sonu ne hale gelir., etkinlik sonrası pislik, göztepe parkı, pazar günü ne yapılır, su şenlikleri
Göztepe Parkı yerinde camii olmasın diye uzun yıllar mücadele verdikten sonra geçenlerde yeni düzenlemesi yapılan park alanı Kadıköy halkına dense de neredeyse bütün İstanbul’un hizmetine açıldı. Bizim buralarda daha önceden hiç görmediğim kalabalık her daim Göztepe Parkı’nda. Bu da daha önce yabani hali varkenki hüzünlü havasını tamamıyla kaybettiği anlamına geliyor. Hele ki yağmurlu havalarda, kırık dökük boş çocuk oyun alanlarının yanı başında durup zamanın geçmesini seyretmeyi özleyebilirim. Lakin bu hali de bana, Paris’in göbeğindeki Luxembourg Parkı’nı hatırlattı. Hem oturup kitap okunabilecek, eskiden çocuğunu az da olsa oynamaya getiren annelerden sadece şanslı bir kaçının oturabileceği miktarda olan bank sayısı hatırı sayılır oranda arttı. Diğer taraftan da etrafta öyle rengarenk bir görüntü var ki büyüsüne kapılmamak elde değil.
Fotoğraflamayı unutmuşum ama parkın en önemli gelişmesi sağda tenis kortlarının oraya denk gelen bir yerde kocaman ince uzun bir tuvaletler zincirinin açılması. Parkın yeni halinde arkasına saklanıp çömelecek ağaç ve/veya çalı kalmadığından ihtiyaç iyice baş göstermişti. Yine bayanlar kısmı kuyruk, kuyruk. Erkekler sakin. Erkeklere 1 kabin yapıldığı yerde bayanlara 5 yapılsın. Daha aşağısı kurtarmıyor benden söylemesi. Bu arada geçen 10 gün içinde Paris’teydim. Seyahatin 1/3 zamanı tuvalet önünde kuyruk beklemekle geçti. İster halka açık olsun, ister cafe-restoran içindeki olsun kuyruksuz bir tane yakalayamadım. Fakat tüm marketlerde yetişkinler için bel ölçülerine uygun paket paket Pampers satılıyor haberiniz olsun. Bir dahaki sefere aynen donanımımı hazırlayıp öyle gidiyorum.
Şimdiye kadarki fotoğraflar eski çekimlerdi. Dün sahile inmek için parkın içinden geçerken aniden sağ tarafta dipte bir zamanlar orada olmayan yeni bir göl gördük. Rotayı hemen oraya doğru kırdık. Vazolu Ağaçlar. Bunlardan bir kaç tane var.
Tam ortasında bir de köprüsü var:
İskeleye giden tahtalar tamirata giren demiryollarımızın eski ahşap traversleri. Yemyeşil çimenlerin arasında nasıl güzel duruyorlar… Yepyeni parka nostaljik bir hava estirmiş.
Park nasıl sulanıyor derseniz bu görünen çimenlerin altı inşaat aşamasında borularla döşendi alttan sulama var.
Solan laleler, sardunyalar, açelyalar ve sevmediğim o yüzden de adını bile hatırlayamadığım ama uzaktan toplu görünümü hoş olan saksı çiçeği olarak bildiklerimle yer değiştirmiş.
Sonra sahile indik. Plajlar açılmasa da deniz mevsimi başlamış. Her yazki gibi bu senede mayolarımızı alıp buradan denize girelim vaatleri içinde etrafa baka baka yürüyüşümüze devam ettik. Yapmayacağımız kesin. Suadiye’de deniz kenarındaki cafede oturduktan sonra denizin hiç de öyle uzaktan göründüğü gibi olmadığını keşfettik.
Caddebostan’a geldiğimizde hafta sonu iğrençliğiyle karşılaştık. Yalnız bu sefer Red Bull etkinliği olduğundan pislik diz boyuydu. Hayır etkinlik olmasın demiyorum, etraf şenleniyor ama bu çöp durumuna herkes bir çare düşünsün. Yetersiz sayıdaki çöp kutularının etrafındaki bu birikmeler yine de en saygılı olanlarıydı.
Kanatlanamayıp kıyılara oturan uçurtma-insan modeli yapımcaklar.
Temizlenmesini zorlaştırmak üzere iyice kenara sıkıştırılan yemek-içek artıkları.
Suadiye’ye yürüdükten sonra geri döndük. Göztepe Parkı Yaz Su Şenlikleri etrafındaki bir bankta bir kaç dakika soluklanıp keyiflendikten sonra eve döndük.
Sular kapanınca bir sonraki seansı beklerken…