> Şimdiki çocuklar üzerine bir şeyler yazmak istiyorum ama nasıl başlayacağımı da bilemiyorum. Bazılarını görüyorum erken yaşta özel derslerin, hobi kazandırma başlığı altında yer alan ama çok çabuk bir hırsa dönüşen yığınla aktivitenin altında ezilmiş kendilerine zaman ayıramayan, tek çıkışı sanal arkadaşlıklar ya da bilgisayar oyunlarında bulan bir sürü çocuk, genç.
Eskiden çocuklar en azından ilk ve orta okulda rahat bırakılırlardı. Hatta lise zamanı bile yarış son sınıfa geçince başlardı. Üniversiteye girme, girebilme isteği. Ve onun arkasındaki, gizli kaderini değiştirebilme umutları… Giderek zorlaşan yaşam koşulları bu kaderini değiştirebilme, kendi geleceğini kendi elleri ile yaratabilme umuduna öylesine bir önem verdi ki, çocuklar giderek daha erken yaşlarda bu hayat yarışına hazırlanır, hazırlanmaya zorlanır oldular. Çocuklukluklarını, gençliklerini unuttular ya da unutmaya mecbur edildiler.
Bu durumun öncelikle bizim ülkemize has bir şey olduğu düşünülebilir. Ama aslında değil. Beş aşağı beş yukarı tüm dünyada bu böyle. Fakir ve sorunlu ülkelerde biraz daha belirgin ve şiddetli. Neden şimdi bunu konu ettim? Bir kaç gündür bana anlatılmış ve aklımdan çıkmayan bir kızın öyküsü var. Derslerinde geri kalmış. Notları kötü. Hemen hemen her dersten özel ders yüklemesi altında. Bunun dışında zorlamayla bir takım faaliyetlere katılması bekleniyor. Müzik, resim, tiyatro, spor bilmiyorum ne düşünürseniz. Bir de bu kızın anne babası okula uzak oturuyor. Dolayısıyla hafta arasında kendisine derslerinde yardımcı olan okuldan başka bir kadının (şu an öğretmen değil ama daha önce öğretmenlik yapmış) evinde kalıyor. Anne ve babasını hiç görmeden. Sıkı disiplin altında. Bilgisayar kesinlikle yasak. Şu dereceye kadar, öğretmenlerden birisi bir ödev veriyor, ödevin bilgisayarda yazılmasını istiyor. Ancak çocuğa kimse inanmadığı için bilgisayar başına geçmesine izin vermiyorlar. Ve çocuk o ödevi yapmamış sayılarak kırık not alıyor. Yani bir de güvensizlik söz konusu.
Gördüğüm kadarı ile bu eğilimin altında yatan anne babaların düz mantığı şu: bizim yapamadığımızı o yapsın. Bir kere zaten sen yapamamışsın, kendini suçluyorsun ya da başkalarını suçluyorsun her neyse ama senin yapamadığını neden o yapsın? Bizden daha iyisini yapsın. Neden? Boynuz kulağı geçmeli diye bir kural mı var. Geçebilir de geçmeyebilir de. Buna boynuzun karar vermesi daha uygun değil mi? Bakalım boynuz bunu istiyor mu?
Bir de şu mesele var ki, insan beyni diğer hayvanlarınkine nazaran gelişimini geç tamamlıyor. Hele olgunlaşması bir sürü etkene bağlı olarak uzun zaman alıyor. Bu durumda giderek erken yaşta yarışa mecbur bırakılan çocukların bunun mantığını anlayacak olgunluk derecesinde olduğuna hiç inanasım gelmiyor. Çocuğun tek işlevinin oyun oynamak ve ileride kendisini koruyabilmek için hayatı tanımak olduğunu düşünüyorum. Bunun için de sadece okulun, derslerin ve aile tarafından yönetilen hobi faaliyetlerinin çok bir faydası olacağına inanmıyorum. Çocuğun arkadaş çevresi bile ailesi tarafından özenle şeçiliyor. Ne kadar steril bir ortam. Çocuk kendi kendini korumayı nasıl öğrenecek? Hata yapmak, yanlış kararlar almak, aldatılmak, aldanmak, aldatmak ve tüm bunların sonuçlarını görmek bir öğrenim süreci. Ailenin bu öğrenim sürecindeki müdahelesi çok hassas bir konu. Doğru dengeyi bulmak ise hiç kolay değil. Ne fazla mantıklı ne de fazla duygusal olmaya gelmez. İşte o yüzden de çocuk sahibi olmak aslında göründüğü kadar kolay bir meslek değil. Ama bunu abartmaya da lüzüm yok. En nihayetinde doğal bir süreç bu. Hem de en zevklisinden. Doğal olarak kalmasına çalışmalı. Ailecek keyfini sürmeli. Her güzel olan şey gibi bunun da bir sonu var.
Sonra her bir çocuğun kendine göre bir hızı var. Kimisi çok yavaş kimisi çok hızlı. Hızlı olanlar kazanır diye bir kural olduğunu sanmıyorum. Kamplumbağa ile Tavşan hikayesi çoook eski zamanlara dayandığına göre bu düşünce de yeni olmasa gerek. Sınıf atlayarak 12 senelik eğitim sistemini 10 senede bitirenlerin olabileceğine canı gönülden inanıyoruz da çift dikiş ama sağlam giderek 14 senede bitirenler için neden aynı şeyi düşünemiyoruz?
Biz, öylesine bir çıkmaz içine girmişiz ki, çığ gibi büyüyerek yuvarlanıp gidiyoruz. Aklıma borsa krizleri geliyor. Borsa’daki bu çılgınca büyümeyi ancak kriz durdurabiliyor. Çoğunlukla da kökten bir çözüm olmuyor. Ufak krizlerle atlatıp, yine eskisi gibi büyümeye devam ediyor hisse senetleri. Karşılığında gerçek bir üretim olmadan. Ancak, dünya savaşı tipinden büyük savaş zamanları, bizi yeni ve farklı işleyen bir paradigmanın içerisine sokabilecek güce sahip.
Eğitim sisteminde ortaya çıkacak köklü bir değişiklik için ne gibi bir kriz gerekli olabilir? Bu krizden en çok kimler zarar görür? Bu krizi beklemeli mi? Elimizden gelse anayasaya çocukluk döneminin son bulması ve bundan böyle doğumdan itibaren herkesin yetişkin kabul edilmesi ve yetişkin gibi davranması maddesini ekleyeceğiz. Ve dolayısyla da bu maddeyi ihlal eden tüm çoluk, çocuk, yetişkin ve ebeveynlerin şiddetle cezalandırılmasını hükmedeceğiz.
Anonymous said:
>Eğitim sistemi tamamen dershanelere odaklandırılıyor. Eskiden sadece üniversitelere hazırlık için dershalere gidilirken ve hatta dershaneye gitmeden bile üni sınavları kazanabilirken, şimdi ilkokul seviyesine kadar indirdiler.Bu sistem içerisinde en önem vermedikleri şey çocuğun kendisi bence. Çocuğu sadece okul eğitimi odaklı yetiştirecekmişiz gibi bir dayatma algıyı, doğru budur diye giydiriyorlar koca memlekete. Bir de bu hükümet döneminde elyazısı zorunlu hale getirildi. Ulan biz de okuduk, biz de elyazısı öğrendik ama elyazısı bize ayrıca öğrettikleri bir şeydi. Hangi roman, hangi gazete, hangi web sayfası elyazısı görünümünde. Hayatın hangi alanında el yazısı var? Ya birine mektup yazarken ya da kendi kendimize not tutarken…Başka? Tamam çocuk öğrensin, muhakkak öğrensin ama düzyazının yanında ek ders olarak öğrensin. Bizim çocuk düzyazı okuyamıyordu be ilk önceleri.Ama tabii ileride sağdan sola doğru yazacağız ya, elyazıyla ufak ufak ısınıyoruz olaya.Sinirli Adsız
Kunegond said:
>Sevgili Adsız, Sinirlenmekte haklısın. Ben de bazen ne düşüneceğimi ne yapacağımı bilemiyorum. Zaman zaman bu çarkın arasına kendimin de girmiş olduğunu görüp hayretler içinde kalıyorum. Bazen de olayı basite indirgeyip aradan sıyrılıp çıkabiliyorum. Ama çocuklara çocukluklarının geri verilmesi en büyük arzularımdan bir tanesi. Çünkü, daha iyi bir gelecek adına bazılarının hayatından çalınan bu yılların malesef telafisi yok.
ewygfdhkj said:
>歐美做愛貼圖,淫蕩女孩貼片,黑澀會美眉,歐美a免費線上看,金瓶梅影片,大陸熟女自拍,台灣a片,日本情色漫畫,成人影音城,18禁小說,av女優介紹,藝人全裸露毛寫真集圖片,做愛影片,免費看a片,波霸美女裸體照,小弟第貼影片區,淫蕩少女貼片,tt1069同志交友網,色情遊戲,性感辣妹,聊天ukiss tw,日本美女視訊,無碼a片,偷拍自拍,線上影片,6k聊天室,性感內衣圖片,520聊天室,哈雷聊天室,kkbox,情色聊天聯盟,波霸美女小遊戲,成人dvd,聊天室入口,免費算,0204成人,交友聊天,173影音live秀,人妻自拍,情色電影分享區,美腿論壇,1069交友,台灣18情色成人網,1元聊天d760,色情,104美女貼圖寫真,情色寫真,台灣美女寫真貼圖區,美女視訊聊天,同志視訊情色聊天室,裸體清涼性感美女,007情色網,真人視訊影音聊天,熟女人妻專賣店,情色貼圖區,美女圖庫,日本裸體美女圖片,85cc成人片 西洋片,正妹帶回家,情色小說,成人文章,女人做愛貼圖,人妻熟女寫真館,台灣kiss情色,金瓶梅貼圖區,內衣寫真,一夜情聊天室,台灣辣妹自拍,成人影音分享,女人做愛貼圖,美腿圖,情人視訊網,白色情人節,tt1069同志交友網,ut 聊天室,