• 101 Kitap Projesi Liste
  • Sibel Kaçamak

Kunegond'un Penceresinden

~ Çalışma arzusu gelince oturup geçmesini bekliyorum.

Kunegond'un Penceresinden

Monthly Archives: Ekim 2013

Balyajdan Felsefe Sözlüğüne Giden Yol Qunegond’dan Geçer

26 Cumartesi Eki 2013

Posted by Qunegond in edebiyat, Günlük, güzellik, okuduklarım, yazarlar

≈ 6 Yorum

Etiketler

365 güne bir öykü yetişkin düşünürler için, Balyaj'ın faydaları, Cunegonde, Felsefe Sözlüğü, Felsefe ve Balyaj, mucize nedir ne değildir, Voltaire üzerine

fotoğraf (2)

Dünden devam etmek gibi bir kaygıyla başlıyorum. Evet, balyaja gittim. Mükemmel oldu. Aynada kendimi yeniden tanır hale gelmek büyük rahatlık ne diyeyim. Şimdi bir evvelkinde neden böyle hüsran yaşandı onu anlatayım, çünkü başka bir kuaföre gidildi ve anında pişman olundu. Neden başka birine gidildi? Hayır denemediğinden. Bunlar Qunegonde için klasik davranış biçimleri; hayır diyememek ve tembellik/erteleme, gerçi asıl, yani Voltaire’in Cunegonde’u da hayır demez, başa ne gelirse çeker ama o pişman olmaz, Barbapapa ailesinin bütünlüklü bir üyesidir, en sonunda güzelliğini kaybeder ama kendini çalışmaya verdiğinden eskisinden de daha mutlu olur. Bizim Qune nezdinde o çalışma durumu henüz zorunlu seçeneğe dönüşmedi, o günler de gelecek, endişeli değiliz, moralimiz yüksek.

İşte bir saç boyası yüzünden ister adına güzellik deyin, ister kendini aynada tanıyamama, Qune çok mutsuz oldu. Neyse bu sabah iyiyiz, beş dakikada bir gidip aynaya bakıyoruz, sonra memnun mesut gelip iş başına oturuyoruz. Bu böyle bir iki gün sürer sonra alışkanlık üstesinden gelir nasıl olsa.

Bu arada geçenlerde Robinson’dan Voltaire’in Inkilap Kitabevi tarafından yayınlanmış Felsefe Sözlüğü’nü buldum. Ne kadar felsefeyle ilgisi var, ne kadar yok o tartışılır ama okuması oldukça eğlenceli, aynı Kandid’de olduğu gibi… Denemelere ya da denememsi öykülere benzettim daha çok. A harfinden başlayarak Abbe, Abraham, Adem, Ame (Ruh), Folie (Delilik), Liberte (Özgürlük), Tyrannie (Zorbalık), Vertu (Erdem)’e kadar gelerek her konuda ne düşündüğünü eğlenceli bir dille anlatmış. Öyle baştan sona okumaya gerek yok. Her biri bir iki sayfalık, hani çocuklar için başucu kitabı, nedense, 365 güne bir öykü tarzında şeyler vardır ya onun gibi yetişkenler için her güne bir düşünce deyin adına. En kısa bir tanesini burada paylaşıyorum:

INONDATION (TUFAN)

Acaba dünyanın baştan başa su altında kaldığı zamanlar oldu mu? Fizik bakımından olanaksız bir şeydir bu.

Deniz, yavaş yavaş bütün karaları, birbiri ardı sıra su ile kaplamış olabilir; bu da ancak ağır ağır, sayısız denecek kadar uzun yüzyıllar boyunca olmuş olabilir. Deniz, beş yüz yıllık bir zaman içinde, vaktiyle büyük bir liman olan Aigues-mortes’tan, Frejus’den, Ravenne’den çekilmiş, hemen hemen iki fersahlık bir yeri kupkuru barakmıştır. Bu gidişe göre küremizi bir baştan bir başa dolaşması için iki milyon iki yüz elli bin yıllık bir zamanı ihtiyacı olacağı meydandadır. İşin çok dikkate değer bir yönü de, bu zamanın yerkürenin eksenine dikilip ekvatorla birleşmesi için gereken zamana pek yaklaşmasıdır; bu hareket elli yıldan beri pek olası görünmekte, ancak iki milyon üç yüz bin yıldan daha uzun bir zaman içinde meydana gelebileceği anlaşılmaktadır.

Denizden birkaç fersah uzakta meydan çıkarılan yataklar, kabuklulardan meydana gelme tabakalar denizin bütün su ürünlerini vaktiyle okyanusun kıyıları olan topraklar üzerine ağır ağır yığdığının su götürmez bir kanıtıdır, ama denizlerin bütün küreyi birden tümüyle kaplaması fizik bakımından çekim yasalarıyla, sıvı yasalarıyla, su miktarının yetersizliğiyle olanaksızlığı tanıtlanmış saçma bir kuruntudur. Bununla Beş Sefer’de anlatılan o evrensel tufanın büyük gerçekliğine biraz olsun gölge düşürmek istemiyoruz: Tersine, o bir mucizedir; bunun için ona inanmak gerekir; o bir mucizedir, bunun için de fizik yasalarıyla gerçekleşmiş olamaz.

Tufan öyküsünde her şey mucizedir: Kırk gün süren yağmurun dünyanın dört bucağını su altında bırakması ve suyun en yüksek dağların tepesini on beş dirsek aşması mucizedir; gökyüzünde çağlayanlar, kapılar, delikler bulunması bir mucizedir; dünyanın dört yönünden bütün hayvanların gemiye gelmiş olması mucizedir; Nuh’un onları on ay besleyecek şeyler bulması mucizedir; bütün hayvanların yiyecekleriyle beraber gemiye sığabilmiş olması mucizedir; çoğunun ölmemiş olması mucizedir; gemiden çıkınca hepsinin karınlarını doyuracak şeyler bulmaları mucizedir; sonunda Le Pelletier adında birinin, bütün o hayvanların Nuh’un gemisinde nasıl doğal olarak bir arada bulunup karınlarını doyurmuş olduklarını açıkladığını sanması da bir mucize, ama başka bir mucizedir.

Oysa tufan öyküsü dünyanın bir eşi daha dinlenmemiş en mucizeli şeyi olduğu için, onu açıklamaya kalkışmak anlamsız olur: Bunlar inan yoluyla inanılan o muammalardandır; inan da aklın inanmayacağı şeye inanmaktan başka bir şey olmayan, ayrı bir mucizedir.

Böylece evrensel tufan öyküsü de Babil Kulesi, Balaam’ın dişi eşeği, Jeriko duvarlarının davul seslerinden yıkılması, kan halini alıveren sular, Kızıldeniz’de açılan yol ve Tanrı’nın kendi ümmetinin sevgili kulları onuruna göstermek inayetinde bulunduğu bütün mucizelerin öyküsü gibidir; bunlar insan zekasının inip yoklayamayacağı derinliktedir.

Alıntı buraya kadar. Hemen aklıma Pi’nin Yaşamı geldi. Hani kurtulduktan sonra öyküyü olduğu gibi anlattıydı da kimse inanmadıydı ya… Tabii kimse inanmayacak bir kere ne kadar gerçek gibi anlatılsa da o bir kurgu, ikincisi evren mucize hakkını çok eski zamanlarda kullanarak tüketmiş, torunları düşünerek bize bir iki tane dahi olsun kırıntı bırakmamıştır. Neyse şu aralar daha başka bir iki kitapla birlikte Voltaire Felsefe Sözlüğünü okuyorum. Her gece bir madde, öykü, deneme. Tavsiye ederim.

Not: Yazmaya yazmaya on parmak yazmayı unutacağım sanmıştım, korkulacak bir şey yokmuş, Voltaire’in bu parçasını çok kısa bir zamanda ve tek hatayla, inanmayın yalan, yine de sayı iki haneli değil, buraya kopyaladım. Yay!

Voltaire; 1694-1778, Fransız yazar ve Filozof.

Bunu derecelendir:

Meteoro-inner-bio-temper-lojik Fırtınalar

25 Cuma Eki 2013

Posted by Qunegond in Günlük

≈ 4 Yorum

Etiketler

kökenini bul iyileş, melodiyle uyanmak, okul tenefüs zilleri neden değişti, romance yerine memleketim

IMG_6154

Sabah kulaklarımda bir zamanların Peter, Paul & Mary şarkısı “I’m leaving on a Jetplane” ile uyandım. “And I don’t know when I’ll be back again.”

Rüyamda görmüş olmalıyım. Nadir olur ama bu sefer çerçeve neydi hiç hatırlayamadım. Bir kaç uyanma çalışmasından sonra, iki fincan kahve, beyaz peynir ve ceviz, bilgisayarın başına oturdum, şarkıyı buldum, dinledim. Kulaklarımdaki daha iyiymiş, içim bayıldı diyerek kapattım. Şimdi Amy Winehouse eşliğinde yazıyorum, bu da ömrünü doldurdu. Beyonce Single Ladies’i buldum. Sonra da David Guetta F*** Me I’m Famous karışımlarına geçmeyi planlıyorum. Anlaşılan kahve uyanmamı sağlayamadı.

Uyanmak deyince bir süredir kulaklarımda Ayten Alpman’ın Memleketim şarkısıyla kalkıyor, Havasına suyuna taşına toprağına, Bin can  feda bir tek dostuma… derken öğlen zamanına kadar sokaklarda mırıldanıp dolanıyorum. Bu böyle bir gün, iki gün, neredeyse bütün, Eylül ortası gibi başlamıştı, Ekim ayı boyunca sürdü, memleketten kusasım geldi. Bir türlü anlayamadım, bu ne sevdadır? En sonunda bir sabah dışarda işim olmadığından, evde çalışırken keşfettim, yandaki okul zil sesini değiştirmiş, kaç yıllık Romance yerine bu Memleketim melodisini koymuş. O andan sonra kurtuldum, bir daha beynimde çalmaz oldu.

Psikologların tedavi yöntemi de budur derler ya, belgesel seyretmiş gibi anladım, beyni meşgul eden şeyin kökeni bulundu mu hop iyileşiyorsun. Demek zihin çözemediği, anlam veremediği işlere saplantı yapıp takıyor, öyleyse insanın bitmek bilmeyen macerası hayatın anlamını aramak da bu yüzden… Eh daha çok ararız.

Bu sabah kendi açımdan pek bir aydınlatıcı oldu. Neyse ben yine de kuaföre gidip bir balyaj attırayım. Geçen günkü renklendirme pek bir tek düze oldu. Yapaylık yaşamla bağdaşmadı. Bu da garip bir gözlem tek rengin doğal çok rengin yapay olduğu sanılır ya tam tersi. Hayat çok renkli, en baba tekdüze renk, hatta renk bile değil, siyah, o da malumunuz.

Bunu derecelendir:

 Subscribe in a reader

Okudukça

Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseybim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir.

Çavdar Tarlasında Çocuklar
J.D.Salinger

Ara ki Bulasın

Ne Diyordum?

  • İz Peşinde
  • Kahveyi bıraktım, başıma gelenler
  • Taş bu yumurtalar taş
  • Bir haftalık kazanç: Mo Yan, Yu Hua, Engin Türkgeldi
  • Bir alışkanlık oturtmaya çalışıyorum
  • Uzun zaman oldu görüşmeyeli…
  • Ovalama Günleri/Günlükleri

Çok Okunasılar

  • Gelmiş Geçmiş En Etkili 100 Yazar Listesi
  • 1/101 - Çavdar Tarlasında Çocuklar Hakkında
  • Yer Altında Dünya Var - Refik Halit Karay
  • Roman Adı Nereden Gelir?
  • Tesadüflere İnanıyor ve Bekliyorum
  • Dışa Yolculuk - Virginia Woolf
  • >Sabah Sabah Yapılan Bilinç Akışına Örnekler

Let’s Tweet Again

  • @KaanSekbann Botoks vs gibi sozde genclestiricilere bulasmamak 1 week ago
  • RT @sisternon: Amerikalı bir eski asker, savaş ekonomisi nedir ve bununla nasıl mücadele edilir tane tane anlatmış. Keşke biri Türkçe altya… 1 week ago
  • Portrait with Golden Mask, 2019, Marina Abramoviç, The Ckeaner Sergisinden @ Museum of Contemporary Art, Belgrade instagram.com/p/B4vQI6YACDz/… 3 weeks ago
  • Aaa-Aaa, 1978 Marina Abramovic ile Ulay birbirlerini aaaa’larken, 15 dk. @ Museum of Contemporary Art, Belgrade instagram.com/p/B4r2OhPA8GP/… 3 weeks ago
  • Yedinci gün, yedinci kitap. Teşekkürler sevgiferidunoglu 😘 @ Göztepe, Istanbul, Turkey instagram.com/p/B4es0ljAGBs/… 1 month ago

Diğer 848 takipçiye katılın

Follow Kunegond'un Penceresinden on WordPress.com

Tali Bloglar

  • Kunegond'un Objektifinden
  • Qunegond Okudukça

Goodreads

OKUYORUM

101 KİTAP PROJESİ : 5/101

Pel-Mel

5 hafta 5 roman 12. İstanbul Bienali 50 shades of grey 101 Kitap acayip Adorno anneler anılar apollon tapınağı Bilge Karasu boğazda eğlence bumed Bu puzzle kaç parça? bu sabah Bu ses de nedir? can sıkıntısı Carson McCullers central perk deniz E.L.James erotik-romantik romanlar etiket biliyorum önemlisin ama aklıma bir şey gelmiyor etiketlemekten sıkıldım etiketsiz ezik fark Fay Hatları Fransız Teğmenin Kadını Gece günlük hani hatıralar her eve bir kültür kampanyası hissi iphone isimsiz iç sıkıntısı Jean Genet John Fowles kahve kelebek kendini tanı Kirko ile Kriko'nun maceraları kitap Kunegond'u Yaşatma ve Kalkındırma Vakfı İlanı köpek balığı metinleri mahalle Mark Ravenhill mubi ile film izlemek Nancy Huston nereye gider? Oğuz Atay Palahniuk paris Paris Defteri pazar pazar günlerinin seyir defteri pazar günü ne yapılır Pazar Keyfi Post A Day 2011 Refik Halit Karay renk rüya görmeden olmaz rüyalarım ve ben sabah saçmalama serbestisi içinde yüzmek en büyük özgürlük tembellik güzeldir tembelliğin böylesi ubor metenga buluşmaları woody allen Yalnız Bir Avcıdır Yürek Yekta Kopan Yer altında dünya var zavallı medusa Çırağan Okumaları

Kategoriler

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.

Diğer 848 takipçiye katılın

Blogroll

  • ACA'nın Çekirdek Bakışı
  • Anlatmak İstedim
  • ANNECİK VE CİCİK
  • Aydan Atlayan Kedi
  • ÖYKÜ
  • Bir Dilim Sohbet
  • BLACK ESPRESSO
  • Classic Movies Digest
  • Defter
  • Fil Uçuşu
  • Gay Kedi
  • Jose Naranga
  • KADINBEDENSAHNEDÜNYA
  • Laini Taylor
  • Leylak Dalı
  • Murat Gülsoy
  • Nam-I Diğer Annecik
  • Stupid Little Things
  • SİRENİN SESİ
  • Vladimir'in Derdi
  • İÇİMDEN ÇAĞLAYANLAR
  • İyi geceler küçük Joe

Sakla Samanı

  • Haziran 2019 (1)
  • Nisan 2019 (1)
  • Ocak 2019 (4)
  • Mayıs 2018 (2)
  • Şubat 2018 (1)
  • Ocak 2018 (3)
  • Aralık 2017 (1)
  • Kasım 2017 (1)
  • Temmuz 2017 (1)
  • Mayıs 2017 (1)
  • Şubat 2017 (2)
  • Ocak 2017 (5)
  • Kasım 2016 (1)
  • Haziran 2016 (1)
  • Mayıs 2016 (3)
  • Nisan 2016 (2)
  • Ocak 2016 (13)
  • Mayıs 2015 (2)
  • Şubat 2015 (1)
  • Kasım 2014 (4)
  • Mayıs 2014 (2)
  • Nisan 2014 (3)
  • Şubat 2014 (1)
  • Ocak 2014 (6)
  • Aralık 2013 (4)
  • Kasım 2013 (4)
  • Ekim 2013 (2)
  • Eylül 2013 (3)
  • Ağustos 2013 (1)
  • Temmuz 2013 (7)
  • Haziran 2013 (3)
  • Mayıs 2013 (1)
  • Nisan 2013 (3)
  • Mart 2013 (11)
  • Şubat 2013 (3)
  • Ocak 2013 (6)
  • Aralık 2012 (5)
  • Kasım 2012 (4)
  • Ekim 2012 (11)
  • Eylül 2012 (5)
  • Ağustos 2012 (3)
  • Temmuz 2012 (13)
  • Haziran 2012 (4)
  • Mayıs 2012 (4)
  • Nisan 2012 (5)
  • Mart 2012 (2)
  • Şubat 2012 (5)
  • Ocak 2012 (8)
  • Aralık 2011 (6)
  • Kasım 2011 (16)
  • Ekim 2011 (6)
  • Eylül 2011 (11)
  • Ağustos 2011 (6)
  • Temmuz 2011 (11)
  • Haziran 2011 (24)
  • Mayıs 2011 (13)
  • Nisan 2011 (17)
  • Mart 2011 (29)
  • Şubat 2011 (7)
  • Ocak 2011 (7)
  • Aralık 2010 (13)
  • Kasım 2010 (11)
  • Ekim 2010 (7)
  • Eylül 2010 (15)
  • Ağustos 2010 (3)
  • Temmuz 2010 (3)
  • Haziran 2010 (9)
  • Mayıs 2010 (4)
  • Nisan 2010 (3)
  • Mart 2010 (14)
  • Şubat 2010 (15)
  • Ocak 2010 (25)
  • Aralık 2009 (21)
  • Kasım 2009 (24)
  • Ekim 2009 (10)
  • Eylül 2009 (14)
  • Ağustos 2009 (22)
  • Temmuz 2009 (14)
  • Haziran 2009 (31)
  • Mayıs 2009 (31)
  • Nisan 2009 (30)
  • Mart 2009 (34)
  • Şubat 2009 (25)
  • Ocak 2009 (8)
  • Aralık 2008 (1)
  • Kasım 2008 (5)
  • Ekim 2008 (1)
  • Ağustos 2008 (1)
  • Haziran 2008 (5)
  • Nisan 2008 (3)
  • Mart 2008 (15)

Vurun Kahpeye

  • 322.991 hits

Meta

  • Kayıt Ol
  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.com

Vazgeç
Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası