Etiketler
adalet ağaoğlu okunmalı, dar zamanlar, intihar etmeyeceksek içelim bari, kıtık saç modası geri gelsin, müze gezesim geldi, parkta yatasım var, rakının nimetleri mi desem hiç de sevmem ve içmem ama, yaşasın güzellik

Key West Sanat ve Tarih Müzesi Girişi – Florida
Bu sabah içimde garip bir pis yaşama arzusuyla kalktım. En az bir hafta hiç yıkanmayayım, saçlarım kıtık olsun, sokakta yatayım, başı boş gezeyim, hiç bir şey yapmayayım. Erken saatlerde pislik olarak kendini gösteren başkaldırı öğleye doğru karakterim icabı işi her zamanki gibi tembelliğe götürmekte fazla zorluk çekmedi. Eh tabii düşünürsek yine dar zamanlardayım. Bir çok işin süre bitimine az kalmış, yakında doğum bekleniyor, yumurta henüz ana rahmine düşmemiş ama en azından evlenmişim orada bir sorun yok.
Bardağın dolu tarafını seçmeye çalışıyorum. Bu tutumun da başlarda iyi gibi gelirken aslında diğerinden, boş kısmına odaklanmaktan daha beter olduğunu düşünmekteyim. Şöyle oluyor; dolu kısmı göre göre sadece nefes almaktan hoşnut gerisi vur patlasın çal oynasın bir rakı sofrasında ilk 35’lik bittikten sonra elini havaya kaldırıp avuç içinle tumturaklı bir salla gitsin yapar, tüm sorumlulukları omzunun üzerinden savurup atarsın ya işte öyle bir ruh durumuna giriyorsun. Giriyorum. Sonra bir bakmışsın, bakmışım, biri senin bardaktan, belki de o yine sensin, azar azar demlenmiş dolu seviyesi bir parmağa inmiş hatta hiç kalmamış ama kadef mütemadiyen kalkıyor içelim güzelleşelim diyorsun. Tabii burada esas mesele ertesi güne ulaşmamak oluyor… Anda kalabildiğin sürece sorun yok. Tutabildiğin kadar sıkı tutmak önemli. Ellerine dört yüz dört sürebilirsin. O marka hala var mı, şimdi gençler Pritt falan kullanıyor galiba… Bu yolda her şey mübah. Anda kal, anda yaşa.
Seni o andan çıkaracak dahili ve harici düşmanların olacaktır. Boynunu eğme sakın. Cebren ve hile ile çalışmanın meziyetleri hakkında kanına girmek isteyecekler bulunacaktır. Ey tembel ve pis insan ilelebet özgürlük ve seçim hakkı senindir, bunu koru. Şahsi çıkarlarını bir iş, bir bulaşık uğruna heba etme. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki rakıda mevcuttur.
Yazmaya başlayınca iyice sapıttım. Başka ufuklara doğru gitmek eğilimindeydim, yukarıda görüldüğü türden kaymalar yaşadım. Umarım fay çatlamasıyla sonuçlanmaz. Yine de her şey oluruna varsın. Şimdilik hala iyiyiz, güzeliz. Acaba diyorum şuradan bir rakı koysam…
Bir de uygun fotoğraf bulursam, ki muhakkak bir şey bulacağım ve yazının en başına koyacağım, olsa da yapacağım olmasa da…
*Yazının başlığı Adalet Ağaoğlu’nun manyaklığa vardırırcasına sevdiğim Dar Zamanlar Üçlemesinin ikinci kitabı Bir Düğün Gecesi kahramanı Tezel’in özdeşleştiğim bir lafıdır. Bu üçlemeyi bir ya da bir çok nedenden dolayı henüz okumamış olan varsa sosyal, kültürel, öyküsel, psikopatik, felsefik, urbaniksel ya da dümdüz tarihimize dair bir şey bilmez kabul eylerim, tez okuna…
Üçlemeyi 2 kere okuyanlar hakkında ne düşünürsün :)) Hatta bu ara Bir Düğün Gecesi’ni bir kez daha okumak geçmiyorsa içimden ne olayım, zira intihar etmeyeceksek içelim bari hallerine pek uygun içinde bulunduğumuz durum. Bu arada ben Adalet Ağaoğlu’nun en çok Üç-Beş Kişi’sini severim.
Her dediğine aynen diyorum. İçimden bırak Düğün Gecesini üçlemeyi yeniden okumak geliyor. Ayrıca bu Dar Zamanlar’dan bir sonraki en sevdiğim Üç Beş Kişi’dir. Hatta blogda daha önce bir yazı bile yazmıştım üzerine:-)
Göç Temizliği’ni okudun mu, en sevdiklerim arasındadır o da, bir de Fikrimin İnce Gülü 🙂
Fikrimin İnce Gulu’nu okudum da Goc Temizligini bilmiyordum onu tez okuyayim bak
Bunu yazan Leylak Dalı idi, bu wordpress bi garip anacım 🙂
Yazmasan da beş aşağı beş yukarı düşünüp sonunda tahmin ederdim:-)
Peki Göç Temizliği’ni okudun mu, o da pek bi güzeldir
.