• 101 Kitap Projesi Liste
  • Sibel Kaçamak

Kunegond'un Penceresinden

~ Çalışma arzusu gelince oturup geçmesini bekliyorum.

Kunegond'un Penceresinden

Tag Archives: baya kasmi

En İyi Senaryo Derken…

25 Salı Ara 2012

Posted by Qunegond in Günlük, kişisel gelişim, Sinema

≈ 7 Yorum

Etiketler

arthur martin, ödüller ve güller, baya kasmi, cevizli biber, en iyi senaryo, faşolar ve fahişeler, fransız filmleri, hop ben gittim, le nom des gens, michel leclerc, ne varsa kabak çekirdeğinde var, piyano, sopadin, the names of love

En iyi senaryo diye konuşurken Kiki’nin tavsiyesi üzerine dün akşam izlediğimiz filmden bahsedeyim dedim. Türkiye’de ve İngilizce baskın ülkelerde “The Names of Love” adıyla gösterilen ama orijinal ismi, İnsanların Adı olarak çevrilebilecek “Le Nom des Gens” olan filmin Michel Leclerc ile Baya Kasmi’nin ortaklaşa yazdıkları senaryosu, 2008 yılında senaristlerin işini değerlendirmek amacıyla 25 senedir çeşitli kategorilerde ödüller düzenleyen Sopadin tarafından birincilikle ödüllendirilmiş. İşin güzel tarafı, Sopadin tarafından ödüle layık görülen senaryoların büyük bir çoğunluğu finansman bularak filme dönüştürülüp çeşitli festivallerde ödüller almaya devam ediyor. Bu siteyi yakından takip etmekte fayda var diyorum. Hele Fransız sinemasını sevenler için vazgeçilmez bir bilgi kaynağı. Umarım geçen akşam ödül törenine bir tesadüf eseri katıldığım bizim En İyi İlk Senaryo yarışması da Sopadin’inki ve muhakkak ki bilmediğim başka benzerlerininki kadar başarılı ve sürdürülebililir bir ömre sahip olur.

Geleyim filme… Konu şöyle ilginç; Baya Benmahmoud gibi rehberde bir eşi daha bulunmayan, zamanında piyano dersleri alırken düzenli cinsel tacize uğramış ki bunu biz daha-dün-annemiz’i bile çalamamasından hemen anlıyoruz, bir isme sahip baş kadın kahraman ile Arthur Martin gibi rehberde en az 200 adet bulunan ve üstüne üstlük herkesin bildiği, tanıdığı mutfak mobilya markası, daha çocukken Nazi kamplarından güçlükle kurtarılmış bir annesi olan baş erkek kahramanın sıra dışı aşk öyküsü.

Baya’nın annesi evsizlere evini ve/veya kucağını açan bir aktivist. Hangi cins, ırk ya da türden olursa olsun ezilenlerin yanında. Babası resme aşırı kabiliyeti olan ve fakat hayat şartları gereği boyacılık yapmak zorunda kalan ve bunu da bir nimet sayan bir Cezayir göçmeni. Haliyle toplu yaşama alışmış ve seven, sevecen, yardımsever bir aile.

Arthur’unkilerse tam tersine neredeyse kendi gölgelerinden şüphe duyan ve kendi halinde olmasa da çekirdek bazında yaşayan bir aile. Öyle ki Arthur kendi anne babasından gayrı hiç bir atasını ya da akrabasını, hısmını bırakın tanımak bahsini bile duymamış. Mühendis babanın tek gururu ve zaman zaman oğlunu götürüp uzaktan hayranlıkla seyrettirdiği kendi inşaatı nükleer santraller.

Arthur  ölü hayvanları inceleyerek ölüm sebeplerini bulan ve kuş gribi, domuz gribi gibi toplumda baş gösteren ilgili korkuları medyanın da yardımıyla, çünkü durmaksızın kendisine referans şeklinde başvurulan önemli bir şahıs, başlatan bir mesleğe ve karaktere sahip.

Baya ise kendi tanımlamasına göre, çocukken uğradığı taciz sonucu psikiyatristlere bakılırsa ya pedofil ya da fahişe meslekleri kendisine biçildiğinden fahişe olmayı seçip, faşistlerle ve sağcılarla yatarak onları solcu yapmayı kendine meslek edinmiş. Hatta sürekli yanında taşıdığı, içinde bugüne kadar topluma kazandırdıklarını sergilediği, manken ya da sanatçıların işlerini göstermek amacıyla kullandıklarına benzer bir “book”u bile var.

Şu an içinde bulunduğumuz zaman ve yakın geçmişle iki kişinin aslında traji komik öyküsünden yola çıkarak daha evrensel bir toplum karmaşasını anlatmayı başarmış cıvıl cıvıl hayat dolu bir film. Bir kaç kere seyredilesi…

Bunun dışında her zamanki gibi günler çok çabuk geçiyor. Üç-dört aylık bir aradan sonra tam zamanlı olmasa bile özlenen yemekleri pişirme açısından yarı zamanlı anne sıfatına geri döndüm. Yemek yapmak bu kadar zul gelirken nasıl oldu da dolduruşa gelip “Cevizli Biber” gibi ufak bir restoranı kurma işine kalkıştım hala şaşıyorum. Bir daha mı asla dediğim mesleklerden biri tabii. Gerçi pişman falan değilim son zamanların en büyük eğlencesi olduydu. Kısa süren her şey iyidir hesabı. Çok şey öğrendim.

Yahu sezon itibariyle midir nedir her iki paragraftan birinin bilanço üzerine olması. Hesap falan kapatmıyoruz henüz. İki haftada bir bu blogu artık kapatayım cinsinden düşünceler aklıma düşse de, şimdi artık biliyorum ki bir dahaki salgın sürecine kadar mutlu mesut yazmaya devam edeceğim. Ayrıca felsefem gereği, hatırlatayım, geçen gün Çekirdek’le AVM’lerden birinde benzer slogan basılı bir tişörte rastladık, “Çalışma arzusu gelince oturup geçmesini bekliyorum”, her hangi bir düşünce/dürtü saldırısı anında oturup, bu oturma eylemi film seyretme, dergi kitap okuma, sosyal yaşamla gereğinden fazla kaynaşma ya da müze vs gibi daha farklı bir takım kültürel etkinlikleri de içine alarak biraz geniş anlamlı tabii, geçmesini bekliyorum. Herkese de tavsiye ederim. Oldukça etkili bir yöntem. Geçmesini bekleyemediğim tek ya da nadir dürtülerden biri açlık dürtüsü. Aslında ona da bir yöntem buldum. Karatay diyeti yapanlara da tavsiyemdir; kriz anında cam kavanozu kırınız ve içindeki kurutulmuş çiğ kabak çekirdeklerini çıtlatmaya başlayınız.

HOP BEN GİTTİM.

Bunu derecelendir:

 Subscribe in a reader

Okudukça

Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseybim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir.

Çavdar Tarlasında Çocuklar
J.D.Salinger

Ara ki Bulasın

Ne Diyordum?

  • İz Peşinde
  • Kahveyi bıraktım, başıma gelenler
  • Taş bu yumurtalar taş
  • Bir haftalık kazanç: Mo Yan, Yu Hua, Engin Türkgeldi
  • Bir alışkanlık oturtmaya çalışıyorum
  • Uzun zaman oldu görüşmeyeli…
  • Ovalama Günleri/Günlükleri

Çok Okunasılar

  • Gelmiş Geçmiş En Etkili 100 Yazar Listesi
  • Bir Rüya Gibi
  • 1/101 - Çavdar Tarlasında Çocuklar Hakkında
  • >Yaka Düğmelerinden Erkek Karakter Tahlili
  • >Korkuyu Beklerken / UBOR-METENGA
  • >Ağaçlar ve İnsanlar
  • 4/101 Kitap: Solgun Ateş

Instagram

Follow me on Twitter

Tweetlerim

Diğer 850 takipçiye katılın

Follow Kunegond'un Penceresinden on WordPress.com

Tali Bloglar

  • Kunegond'un Objektifinden
  • Qunegond Okudukça

Goodreads

OKUYORUM

101 KİTAP PROJESİ : 5/101

Pel-Mel

5 hafta 5 roman 12. İstanbul Bienali 50 shades of grey 101 Kitap acayip Adorno anneler anılar apollon tapınağı Bilge Karasu boğazda eğlence bumed Bu puzzle kaç parça? bu sabah Bu ses de nedir? can sıkıntısı Carson McCullers central perk deniz E.L.James erotik-romantik romanlar etiket biliyorum önemlisin ama aklıma bir şey gelmiyor etiketlemekten sıkıldım etiketsiz ezik fark Fay Hatları Fransız Teğmenin Kadını Gece günlük hani hatıralar her eve bir kültür kampanyası hissi iphone isimsiz iç sıkıntısı Jean Genet John Fowles kahve kelebek kendini tanı Kirko ile Kriko'nun maceraları kitap Kunegond'u Yaşatma ve Kalkındırma Vakfı İlanı köpek balığı metinleri mahalle Mark Ravenhill mubi ile film izlemek Nancy Huston nereye gider? Oğuz Atay Palahniuk paris Paris Defteri pazar pazar günlerinin seyir defteri pazar günü ne yapılır Pazar Keyfi Post A Day 2011 Refik Halit Karay renk rüya görmeden olmaz rüyalarım ve ben sabah saçmalama serbestisi içinde yüzmek en büyük özgürlük tembellik güzeldir tembelliğin böylesi ubor metenga buluşmaları woody allen Yalnız Bir Avcıdır Yürek Yekta Kopan Yer altında dünya var zavallı medusa Çırağan Okumaları

Kategoriler

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.

Diğer 850 takipçiye katılın

Blogroll

  • ACA'nın Çekirdek Bakışı
  • Anlatmak İstedim
  • ANNECİK VE CİCİK
  • Aydan Atlayan Kedi
  • ÖYKÜ
  • Bir Dilim Sohbet
  • BLACK ESPRESSO
  • Classic Movies Digest
  • Defter
  • Fil Uçuşu
  • Gay Kedi
  • Jose Naranga
  • KADINBEDENSAHNEDÜNYA
  • Laini Taylor
  • Leylak Dalı
  • Murat Gülsoy
  • Nam-I Diğer Annecik
  • Stupid Little Things
  • SİRENİN SESİ
  • Vladimir'in Derdi
  • İÇİMDEN ÇAĞLAYANLAR
  • İyi geceler küçük Joe

Sakla Samanı

  • Haziran 2019 (1)
  • Nisan 2019 (1)
  • Ocak 2019 (4)
  • Mayıs 2018 (2)
  • Şubat 2018 (1)
  • Ocak 2018 (3)
  • Aralık 2017 (1)
  • Kasım 2017 (1)
  • Temmuz 2017 (1)
  • Mayıs 2017 (1)
  • Şubat 2017 (2)
  • Ocak 2017 (5)
  • Kasım 2016 (1)
  • Haziran 2016 (1)
  • Mayıs 2016 (3)
  • Nisan 2016 (2)
  • Ocak 2016 (13)
  • Mayıs 2015 (2)
  • Şubat 2015 (1)
  • Kasım 2014 (4)
  • Mayıs 2014 (2)
  • Nisan 2014 (3)
  • Şubat 2014 (1)
  • Ocak 2014 (6)
  • Aralık 2013 (4)
  • Kasım 2013 (4)
  • Ekim 2013 (2)
  • Eylül 2013 (3)
  • Ağustos 2013 (1)
  • Temmuz 2013 (7)
  • Haziran 2013 (3)
  • Mayıs 2013 (1)
  • Nisan 2013 (3)
  • Mart 2013 (11)
  • Şubat 2013 (3)
  • Ocak 2013 (6)
  • Aralık 2012 (5)
  • Kasım 2012 (4)
  • Ekim 2012 (11)
  • Eylül 2012 (5)
  • Ağustos 2012 (3)
  • Temmuz 2012 (13)
  • Haziran 2012 (4)
  • Mayıs 2012 (4)
  • Nisan 2012 (5)
  • Mart 2012 (2)
  • Şubat 2012 (5)
  • Ocak 2012 (8)
  • Aralık 2011 (6)
  • Kasım 2011 (16)
  • Ekim 2011 (6)
  • Eylül 2011 (11)
  • Ağustos 2011 (6)
  • Temmuz 2011 (11)
  • Haziran 2011 (24)
  • Mayıs 2011 (13)
  • Nisan 2011 (17)
  • Mart 2011 (29)
  • Şubat 2011 (7)
  • Ocak 2011 (7)
  • Aralık 2010 (13)
  • Kasım 2010 (11)
  • Ekim 2010 (7)
  • Eylül 2010 (15)
  • Ağustos 2010 (3)
  • Temmuz 2010 (3)
  • Haziran 2010 (9)
  • Mayıs 2010 (4)
  • Nisan 2010 (3)
  • Mart 2010 (14)
  • Şubat 2010 (15)
  • Ocak 2010 (25)
  • Aralık 2009 (21)
  • Kasım 2009 (24)
  • Ekim 2009 (10)
  • Eylül 2009 (14)
  • Ağustos 2009 (22)
  • Temmuz 2009 (14)
  • Haziran 2009 (31)
  • Mayıs 2009 (31)
  • Nisan 2009 (30)
  • Mart 2009 (34)
  • Şubat 2009 (25)
  • Ocak 2009 (8)
  • Aralık 2008 (1)
  • Kasım 2008 (5)
  • Ekim 2008 (1)
  • Ağustos 2008 (1)
  • Haziran 2008 (5)
  • Nisan 2008 (3)
  • Mart 2008 (15)

Vurun Kahpeye

  • 337.310 hits

Meta

  • Kayıt Ol
  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.com

Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası