• 101 Kitap Projesi Liste
  • Sibel Kaçamak

Kunegond'un Penceresinden

~ Çalışma arzusu gelince oturup geçmesini bekliyorum.

Kunegond'un Penceresinden

Tag Archives: güzel günler

Aramak için Önce Kaybetmek Lazım

26 Salı Tem 2011

Posted by Qunegond in Anı, Günlük

≈ 9 Yorum

Etiketler

güzel günler, girnedeyken, hatıralar, kayıp zaman, koku üzerine

Bir kaç ay önce küveti temizlemek üzere banyoya girdim. Musluğun altındaki dolaptan temizleyiciyi aldım. Kiki büyüdüğünden beri bu türden tehlike arz edebilecek malzemeleri erişilemeyecek yerlere kaldırmıyoruz. Tavana yakın duvara çakılı o raflarda şimdi başka şeyler var. Belki de raflar hiç yok. Hatırlayamadım şimdi. Ürünü iyice püskürttükten sonra eğilip temizleye başlamadan kendimi Kıbrıs’ta buluverdim. Girne’de 3 kız birlikte kaldığımız banyosunu bile hatırlayamadığım, arkada mutfaktan çıkılan küçük bir bahçesi olan iki katlı yapışık düzen villa tipi evdeydim.

Hatta o gün elektrikler kesilmiş; Kıbrıs’ta kaldığım süre zarfında sık sık başımıza gelirdi, kanıksamıştık artık, güler geçerdik, adadaki tarafların arasında oluşan ilk kıvılcımın yansıması olarak bizim taraf karşı tarafın suyunu keser, karşı taraf da bizim tarafı elektriksiz bırakırdı, geçici uzlaşma sağlanana kadar. Neyse işte yine öyle bir gece dışarı çıkmak üzere hazırlanıyoruz göz gözü görmez karanlıkta kaldık. Ne mum var, ne de bir fener. Kimse sigara içmiyor, yani kibrit, çakmak cinsinden alevi olan şeyler de yok. Şimdi olsa aklıma ocak gelir ama o zamanlar mutfağa sadece bahçeye çıkmak için bir de dolaptan içecek bir şeyler almak için girdiğimizden pişirme ünitelerinin nasıl olduğunun farkında bile değilim. Belki de elektirikli cinstendi. O zamanlar cep telefonu da yok ki hemen fener uygulamasını indirelim. Evde bilgisayar bile yok. O güne kadar gördüğüm tek bilgisayar okulda algoritma derslerinin pratiğini yapmak için Fortran Four ile kartları delerek program yazdığımız ve programın çalışıp çalışmayacağını öğrenmek için kartlarımızı gerekli birime götürdüğümüzde banko arkasında bizden teslim alan görevlinin sağından ve solundan gözlerimizi aşırarak merakla baktığımız camlı kapıların ardındaki devasa ışıklı dik dörtgen makineler.

Neyse karanlıkta el yordamıyla giyindik, hazırlandık ve çıktık. O gece izinliyiz bir yerlerde yemek yiyeceğiz ve sonra da kumarhanelerden birine gidip şansımızı deneyeceğiz. Nasıl ama program? Zaten Girne’de o zamanlar, şimdi nasıldır bilemem, yapılacak başka hiç bir şey yok. Her izin günümüzde aynı şeyi yapıyoruz. Kumarhaneden çıkıştaysa soluğu Dome Otelin diskosunda alıyoruz. Sonra sabaha karşı eve dönüp yatıyoruz. Zaten herkesle içli dışlı olmuşuz. Büyük bir üniversite kampüsünde ya da bir gençlik kampında yaşar gibiyiz. Çoğunluk, evlerin kapısını bırakın kilitlemek kapatmıyor bile. Ve Girne’de her yere yürüyerek gidilebiliyor. Ne büyük mutluluk değil mi?

Biz de güle oynaya karanlık sokaklardan aşağı deniz kıyısına doğru iniyoruz. Belki de Viraj Cafe’ye gideceğiz ya da limana ineceğiz. Hiç hatırlamıyorum. Tek bildiğim sokakların da zifiri karanlık olduğu. Ay ışığı bile olmadığına göre hava kapanık olmalı. Lafın kısası ilk ışık ve insan içine çıktığımızda bir de baktık ki, inanılmaz rüküş giyinmişiz. Ayrıca çoraplar ve ayakkabılar farklı teklerden seçilmiş. Nasıl olur demeyin, o zamanlar tek çeşit ayakkabıların farklı renkleri var. O da converse işte… Birbirinin aynı. Şimdilerdeki gibi farklı tasarımları da yok. Çoraplar desen keza. Kendimize gülmekten karnımıza ağrılar girdi.

Diyeceğim şu ki kokular ve hatıralar birbirleriyle yakından alakalı. Takip ettiğim bloglardan birinde kokuyla ilgili kurmaca bir metin vardı. Keşke bir kokuyu şişeye doldurup saklayabilsem demiş. Okuyunca aklıma küvet temizlerken yaptığım bu kısa Kıbrıs yolculuğu geldi. Fakat aksine, kokuları ne kadar mutlu anları çağrıştıracak olurlarsa olsun bir şişeye doldurup saklayabilmek istemezdim. Beklenmedik zamanlarda beklenmedik yolculuklara çıkmayı yeğlerim. Şu geçenki Kıbrıs gezisi gibi.

Bu sabah kahveyi yaparken kokusunun çağrıştırdıkları üzerine bir şeyler yazmak istemiştim. Kokladım, kokladım aklıma hiç bir şey gelmedi. Belleğimin kahve çekmecesi bomboş. Önce şaşırdım. Sonra da normal buldum. Kahve hayatımdan hiç  eksilmedi ki! Hala sahip olduğun bir şeyin bellekte anısı olur mu ki? Hatırlamanın esası önce kaybetmekten geçer.  Marcel Proust da kaybolan zamanı aramaya o çok sevdiği annesinin ölümünden sonra başlamamış mı?

Bunu derecelendir:

 Subscribe in a reader

Okudukça

Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseybim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir.

Çavdar Tarlasında Çocuklar
J.D.Salinger

Ara ki Bulasın

Ne Diyordum?

  • İz Peşinde
  • Kahveyi bıraktım, başıma gelenler
  • Taş bu yumurtalar taş
  • Bir haftalık kazanç: Mo Yan, Yu Hua, Engin Türkgeldi
  • Bir alışkanlık oturtmaya çalışıyorum
  • Uzun zaman oldu görüşmeyeli…
  • Ovalama Günleri/Günlükleri

Çok Okunasılar

  • Gelmiş Geçmiş En Etkili 100 Yazar Listesi
  • Bir Rüya Gibi
  • 1/101 - Çavdar Tarlasında Çocuklar Hakkında
  • >Yaka Düğmelerinden Erkek Karakter Tahlili
  • >Korkuyu Beklerken / UBOR-METENGA
  • >Ağaçlar ve İnsanlar
  • 4/101 Kitap: Solgun Ateş

Instagram

Follow me on Twitter

Tweetlerim

Diğer 850 takipçiye katılın

Follow Kunegond'un Penceresinden on WordPress.com

Tali Bloglar

  • Kunegond'un Objektifinden
  • Qunegond Okudukça

Goodreads

OKUYORUM

101 KİTAP PROJESİ : 5/101

Pel-Mel

5 hafta 5 roman 12. İstanbul Bienali 50 shades of grey 101 Kitap acayip Adorno anneler anılar apollon tapınağı Bilge Karasu boğazda eğlence bumed Bu puzzle kaç parça? bu sabah Bu ses de nedir? can sıkıntısı Carson McCullers central perk deniz E.L.James erotik-romantik romanlar etiket biliyorum önemlisin ama aklıma bir şey gelmiyor etiketlemekten sıkıldım etiketsiz ezik fark Fay Hatları Fransız Teğmenin Kadını Gece günlük hani hatıralar her eve bir kültür kampanyası hissi iphone isimsiz iç sıkıntısı Jean Genet John Fowles kahve kelebek kendini tanı Kirko ile Kriko'nun maceraları kitap Kunegond'u Yaşatma ve Kalkındırma Vakfı İlanı köpek balığı metinleri mahalle Mark Ravenhill mubi ile film izlemek Nancy Huston nereye gider? Oğuz Atay Palahniuk paris Paris Defteri pazar pazar günlerinin seyir defteri pazar günü ne yapılır Pazar Keyfi Post A Day 2011 Refik Halit Karay renk rüya görmeden olmaz rüyalarım ve ben sabah saçmalama serbestisi içinde yüzmek en büyük özgürlük tembellik güzeldir tembelliğin böylesi ubor metenga buluşmaları woody allen Yalnız Bir Avcıdır Yürek Yekta Kopan Yer altında dünya var zavallı medusa Çırağan Okumaları

Kategoriler

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.

Diğer 850 takipçiye katılın

Blogroll

  • ACA'nın Çekirdek Bakışı
  • Anlatmak İstedim
  • ANNECİK VE CİCİK
  • Aydan Atlayan Kedi
  • ÖYKÜ
  • Bir Dilim Sohbet
  • BLACK ESPRESSO
  • Classic Movies Digest
  • Defter
  • Fil Uçuşu
  • Gay Kedi
  • Jose Naranga
  • KADINBEDENSAHNEDÜNYA
  • Laini Taylor
  • Leylak Dalı
  • Murat Gülsoy
  • Nam-I Diğer Annecik
  • Stupid Little Things
  • SİRENİN SESİ
  • Vladimir'in Derdi
  • İÇİMDEN ÇAĞLAYANLAR
  • İyi geceler küçük Joe

Sakla Samanı

  • Haziran 2019 (1)
  • Nisan 2019 (1)
  • Ocak 2019 (4)
  • Mayıs 2018 (2)
  • Şubat 2018 (1)
  • Ocak 2018 (3)
  • Aralık 2017 (1)
  • Kasım 2017 (1)
  • Temmuz 2017 (1)
  • Mayıs 2017 (1)
  • Şubat 2017 (2)
  • Ocak 2017 (5)
  • Kasım 2016 (1)
  • Haziran 2016 (1)
  • Mayıs 2016 (3)
  • Nisan 2016 (2)
  • Ocak 2016 (13)
  • Mayıs 2015 (2)
  • Şubat 2015 (1)
  • Kasım 2014 (4)
  • Mayıs 2014 (2)
  • Nisan 2014 (3)
  • Şubat 2014 (1)
  • Ocak 2014 (6)
  • Aralık 2013 (4)
  • Kasım 2013 (4)
  • Ekim 2013 (2)
  • Eylül 2013 (3)
  • Ağustos 2013 (1)
  • Temmuz 2013 (7)
  • Haziran 2013 (3)
  • Mayıs 2013 (1)
  • Nisan 2013 (3)
  • Mart 2013 (11)
  • Şubat 2013 (3)
  • Ocak 2013 (6)
  • Aralık 2012 (5)
  • Kasım 2012 (4)
  • Ekim 2012 (11)
  • Eylül 2012 (5)
  • Ağustos 2012 (3)
  • Temmuz 2012 (13)
  • Haziran 2012 (4)
  • Mayıs 2012 (4)
  • Nisan 2012 (5)
  • Mart 2012 (2)
  • Şubat 2012 (5)
  • Ocak 2012 (8)
  • Aralık 2011 (6)
  • Kasım 2011 (16)
  • Ekim 2011 (6)
  • Eylül 2011 (11)
  • Ağustos 2011 (6)
  • Temmuz 2011 (11)
  • Haziran 2011 (24)
  • Mayıs 2011 (13)
  • Nisan 2011 (17)
  • Mart 2011 (29)
  • Şubat 2011 (7)
  • Ocak 2011 (7)
  • Aralık 2010 (13)
  • Kasım 2010 (11)
  • Ekim 2010 (7)
  • Eylül 2010 (15)
  • Ağustos 2010 (3)
  • Temmuz 2010 (3)
  • Haziran 2010 (9)
  • Mayıs 2010 (4)
  • Nisan 2010 (3)
  • Mart 2010 (14)
  • Şubat 2010 (15)
  • Ocak 2010 (25)
  • Aralık 2009 (21)
  • Kasım 2009 (24)
  • Ekim 2009 (10)
  • Eylül 2009 (14)
  • Ağustos 2009 (22)
  • Temmuz 2009 (14)
  • Haziran 2009 (31)
  • Mayıs 2009 (31)
  • Nisan 2009 (30)
  • Mart 2009 (34)
  • Şubat 2009 (25)
  • Ocak 2009 (8)
  • Aralık 2008 (1)
  • Kasım 2008 (5)
  • Ekim 2008 (1)
  • Ağustos 2008 (1)
  • Haziran 2008 (5)
  • Nisan 2008 (3)
  • Mart 2008 (15)

Vurun Kahpeye

  • 337.310 hits

Meta

  • Kayıt Ol
  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.com

Vazgeç
Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası