• 101 Kitap Projesi Liste
  • Sibel Kaçamak

Kunegond'un Penceresinden

~ Çalışma arzusu gelince oturup geçmesini bekliyorum.

Kunegond'un Penceresinden

Tag Archives: Kay Redfield Jamison

Doğası tutkulu olan biri düş katilleri karşısında korumasızdır…

15 Çarşamba Şub 2017

Posted by Qunegond in Günlük

≈ 2 Yorum

Etiketler

Bipolarlık nasıl bir şey, Cafe Nero Bağdat Şube, can sıkıntısı, central perk, Durulamayan Bir Kafa, Friends çekim seti, Kay Redfield Jamison, Los Angelos, Manchester By The Sea, Warner Bros Stüdyoları

durulmayan bir kafa kitap.jpg

Başlık bugünlerde beni etkileyen bir kitaptan alınma. Psikiyatrist Kay Redfield Jamison’un Durulamayan Bir Kafa – Bir Delilik ve Duygudurumları Güncesi adı altında kendi manik depresif hastalığının öyküsünü anlattığı bir anı/biyografi. Oğlak Yayınlarından Pınar Kür’ün türkçesiyle 1996 yılında basılmış. Nereden edindiğimin cevabıysa tabii ki zamanında Tüyap Kitap Fuarından. Oğlak Yayınları dolaşıp karıştırmayı sevdiğim her daim kendime göre ilginç kitaplar bulduğum kült yayıncılarımdan biri. Bu sene Madagaskar gezisi sebebiyle fuara gidememek biraz içime oturdu.

Günlerce yazmak ve yazmamak arasında gidip gelirken dün sabahki dişçi randevusundan çıkıp, evet macera hala devam ediyor, dişlerin varlık nedenlerini sorgulamaya başladığım şu süreçte, eve vardığımda aklımda çok cici bir öykü taslağı vardı. Oturup kağıda dökmek yerine önce yemek yedim, sonra instagrama ardından whatsapp’a takıldım. Koca fincan kahve, koca fincan adaçayı içtim. Derken evden çıkıp sinemaya Manchester By the Sea filmini görmeye gittim. Hava güzeldi, gidip bir yerlere tıkılasım vardı. Tuzlu ve yağlı patlamış mısırları düşündükçe caddede yürürken keyifleniyordum. Ara sıra sinemaya sırf mısır yemeğe gidip gitmediğimi bile sorguladığım oluyor. Gerçi dönerken çıktığıma pişman oldum. Hava -1 dereceydi, koşuya geçtim desem yalan olmaz. Bu arada sinemaya yalnız gitmedim. Feng Shui’ci arkadaşımı da beraberimde sürükledim. Onu da iyi mi yaptım kötü mü bilmiyorum çıktığımızda gözleri kıpkırmızıydı. Kendimi, hem ağlamadığım hem de arkadaşımın ağlamasına sebep olduğum için taş kalpli hissettim.

Onca mısırı tıkındıktan sonra kahve elzem olmuştu. Caddebostan Cafe Nero’ya uğradık. Bizim oralarda artık iki tane Cafe Nero var. Biri benim eski ofis, deniz kenarında, manzaralı, diğeriyse caddede Tchibo’nun yanına açılmış, daha urban life tarzı döşenmiş, bana ofis olamayacak kadar her daim kalabalık, göreceli küçük. Alt katta yer yoktu elimizde karton bardaklar yukarı çıktık. Aslında yalan atıyorum, önce yukarı çıkıp kendimize yer ayarladık, ben oturup bekledim, Feng Shui’ci arkadaşım tekrar aşağı indi siparişleri aldı geldi. Ara sıra yazarken ne oluyor bilmiyorum, içimden bir şeyler öyle yazma, doğrucu davutluk yapma, okuyan nereden bilecek gerçek mi değil mi gibisinden uzun uzun anlatmaktansa şortkat yap diye dürtüyor. İyi ki de üst kata çıkmışız. Manzarası caddeye bakan şık mı şık, kocaman bir Friends kanepesi koymuşlar. Fotoğrafı instagram hesabında.

DOLUYDU.

Önce bir kenara sandalyelere tıkıştık. Fakat aklım o kanepede… gel zaman git zaman bir türlü sohbete yoğunlaşamadım. İki kız arkadaş üzerine güzelce yayılmış oturuyor, önlerinde de bir sürü içecek, tabak, kalkmaya niyetleri hiç yok. Arkadaşa bir iki laf ettim, dönüp baktım, durum tesbiti yaptım. Geçen bakışımdan beri kanepeye sanki daha fazla gömülmüşler geldi. Moral iyice gitti. Tekrar bir iki laf, dönüp bir daha baktım, sonra yine bir iki laf derken… kalkmaya yeltenmeleri gözüme takıldı. Hop kanepeye atlayıverdik. O an başka bir şeyler dilemiş olmayı istedim. Ama hep böyle yakalanırım zaten, tüm ıvır zıvır isteklerim en birincil ihtiyaçlarmış gibi gelir, öyle bir enerji yayarım ki ortaya gerçekleşir. Önemli şeylerde yayacak bir şey kalmadığından o arzular havada asılı kalır, hiç bir zaman olmaz. Tabii şimdi biraz da kanepeyi tatmış olmanın rahatlığıyla böyle atıp tutuyorum.

f7

Neysem kanepede otururken aklıma 2015 mayısında Çekirdek’le yaptığımız Kaliforniya gezisi geldi. Eve gelince hard drive’dan eski fotoğrafları çıkardım. Warner Bros’a gitmiş, daha bir çoklarının yanında Friends’in çekildiği stüdyoyu da gezmiştik. Evet Friends oyuncuları Londra bölümleri hariç Los Angelos’tan dışarı hiç adım atmamışlar, o güzelim Central Perk New York’ta değilmiş. Bütün NYC gezi hayallerim suya düştü ama yine de ağzım kulaklarımdaydı. Zamanında yazmadığım için fazla duygu-detay hatırlamıyorum ama gezide top yekün çok eğlendik. Warner Bros’un 5 saatlik özel turunu almıştık, ciddi para verdiğimizi ama değdi dediğimizi hatırlıyorum hele de dizi ya da film manyağıysanız, ölmeden önce görülecek yerler listesine eklemekte fayda var. Umarım bir gün daha detaylı yazarım. Üşenmezsem.

f6

Yaklaşık 10-15 kişilik bir gruptuk ama kapıdan içeri çığlık çığlığa girdik. Üzerine bir kez olsun oturmak için neler vermezdim diye hayıflandığım o meşhur kanepe aşağıda. Beslenme sistemimi değiştirmemin üzerinden ancak 2 ay geçmiş bir kaç kilo vermişim ama hala devanasıyım. Şu an kendime bakamıyorum, neyse ki patlak gözlerle çıkmak yerine gözlük takmayı akıl edebilmişim. Fotoğrafı yok etmiyorsam, hepsi o kanepe uğruna. Olur da ölmeden önce bir kere daha Kaliforniya’ya gider ve WB turu alırsam ki yine en büyük hayallerimi süslüyor, o zaman bunu ortadan kaldıracağım. İlk seferinde bu kadar muazzam bir olayla yüzleşeceğimi düşünmemiştim, bileydim daha hazırlıklı giderdim. Bazı yerleri daha içime sindirirdim, en azından yanıma fotoğraf makinem için yedek pil, yedek hafıza kartı almayı düşünürdüm. Bir çok setin resmini çekemedim, bu da şuncacık yazıda içime oturan ikinci şey.

f5

75 kg olduğum bu fotoğrafı çabucak geçiyorum. Aşağıda, Friends’in bir başka fenomen mekanı Phoebe’nin gitar çaldığı diğer kanepe.

f4f3

Rachel’ın başına bela kahve-espresso makinesi

f2

Ve aşağıda tüm patatlığımla kahve servisine çıkarken yine ben…

f1

Bu odanın içinde en az yirmi dakika geçirdik, koca turun en keyifli anlarından biriydi. Tadı damağımda kaldı. Rehber bizi dışarı çıkarırken kanepenin arkasına saklanıp içeriye kilitlenmeyi arzulamadıysam namerdim. Hatta açık hava setlerinde tam da Pretty Little Liars’ın ve Gilmore Girls’ün çekildiği o kasaba meydanında bizi gezdiren tur arabasından atlayıp koşa koşa kaçmayı, sokak aralarında kaybolmayı, dekora karışmayı istedim.

Kıssadan hisse Jameson’ın söylediği gibi düş katilleri o kadar fazla ki korumasız kalmaya mahkumuz sanki… Kitabı okurken düşünüp duruyorum belki de herkesin içinde az da olsa bipolarlık mecburen oluşuyor.

Bunu derecelendir:

 Subscribe in a reader

Okudukça

Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseybim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir.

Çavdar Tarlasında Çocuklar
J.D.Salinger

Ara ki Bulasın

Ne Diyordum?

  • İz Peşinde
  • Kahveyi bıraktım, başıma gelenler
  • Taş bu yumurtalar taş
  • Bir haftalık kazanç: Mo Yan, Yu Hua, Engin Türkgeldi
  • Bir alışkanlık oturtmaya çalışıyorum
  • Uzun zaman oldu görüşmeyeli…
  • Ovalama Günleri/Günlükleri

Çok Okunasılar

  • Gelmiş Geçmiş En Etkili 100 Yazar Listesi
  • Bir Rüya Gibi
  • 1/101 - Çavdar Tarlasında Çocuklar Hakkında
  • >Yaka Düğmelerinden Erkek Karakter Tahlili
  • >Korkuyu Beklerken / UBOR-METENGA
  • >Ağaçlar ve İnsanlar
  • 4/101 Kitap: Solgun Ateş

Instagram

Follow me on Twitter

Tweetlerim

Diğer 850 takipçiye katılın

Follow Kunegond'un Penceresinden on WordPress.com

Tali Bloglar

  • Kunegond'un Objektifinden
  • Qunegond Okudukça

Goodreads

OKUYORUM

101 KİTAP PROJESİ : 5/101

Pel-Mel

5 hafta 5 roman 12. İstanbul Bienali 50 shades of grey 101 Kitap acayip Adorno anneler anılar apollon tapınağı Bilge Karasu boğazda eğlence bumed Bu puzzle kaç parça? bu sabah Bu ses de nedir? can sıkıntısı Carson McCullers central perk deniz E.L.James erotik-romantik romanlar etiket biliyorum önemlisin ama aklıma bir şey gelmiyor etiketlemekten sıkıldım etiketsiz ezik fark Fay Hatları Fransız Teğmenin Kadını Gece günlük hani hatıralar her eve bir kültür kampanyası hissi iphone isimsiz iç sıkıntısı Jean Genet John Fowles kahve kelebek kendini tanı Kirko ile Kriko'nun maceraları kitap Kunegond'u Yaşatma ve Kalkındırma Vakfı İlanı köpek balığı metinleri mahalle Mark Ravenhill mubi ile film izlemek Nancy Huston nereye gider? Oğuz Atay Palahniuk paris Paris Defteri pazar pazar günlerinin seyir defteri pazar günü ne yapılır Pazar Keyfi Post A Day 2011 Refik Halit Karay renk rüya görmeden olmaz rüyalarım ve ben sabah saçmalama serbestisi içinde yüzmek en büyük özgürlük tembellik güzeldir tembelliğin böylesi ubor metenga buluşmaları woody allen Yalnız Bir Avcıdır Yürek Yekta Kopan Yer altında dünya var zavallı medusa Çırağan Okumaları

Kategoriler

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.

Diğer 850 takipçiye katılın

Blogroll

  • ACA'nın Çekirdek Bakışı
  • Anlatmak İstedim
  • ANNECİK VE CİCİK
  • Aydan Atlayan Kedi
  • ÖYKÜ
  • Bir Dilim Sohbet
  • BLACK ESPRESSO
  • Classic Movies Digest
  • Defter
  • Fil Uçuşu
  • Gay Kedi
  • Jose Naranga
  • KADINBEDENSAHNEDÜNYA
  • Laini Taylor
  • Leylak Dalı
  • Murat Gülsoy
  • Nam-I Diğer Annecik
  • Stupid Little Things
  • SİRENİN SESİ
  • Vladimir'in Derdi
  • İÇİMDEN ÇAĞLAYANLAR
  • İyi geceler küçük Joe

Sakla Samanı

  • Haziran 2019 (1)
  • Nisan 2019 (1)
  • Ocak 2019 (4)
  • Mayıs 2018 (2)
  • Şubat 2018 (1)
  • Ocak 2018 (3)
  • Aralık 2017 (1)
  • Kasım 2017 (1)
  • Temmuz 2017 (1)
  • Mayıs 2017 (1)
  • Şubat 2017 (2)
  • Ocak 2017 (5)
  • Kasım 2016 (1)
  • Haziran 2016 (1)
  • Mayıs 2016 (3)
  • Nisan 2016 (2)
  • Ocak 2016 (13)
  • Mayıs 2015 (2)
  • Şubat 2015 (1)
  • Kasım 2014 (4)
  • Mayıs 2014 (2)
  • Nisan 2014 (3)
  • Şubat 2014 (1)
  • Ocak 2014 (6)
  • Aralık 2013 (4)
  • Kasım 2013 (4)
  • Ekim 2013 (2)
  • Eylül 2013 (3)
  • Ağustos 2013 (1)
  • Temmuz 2013 (7)
  • Haziran 2013 (3)
  • Mayıs 2013 (1)
  • Nisan 2013 (3)
  • Mart 2013 (11)
  • Şubat 2013 (3)
  • Ocak 2013 (6)
  • Aralık 2012 (5)
  • Kasım 2012 (4)
  • Ekim 2012 (11)
  • Eylül 2012 (5)
  • Ağustos 2012 (3)
  • Temmuz 2012 (13)
  • Haziran 2012 (4)
  • Mayıs 2012 (4)
  • Nisan 2012 (5)
  • Mart 2012 (2)
  • Şubat 2012 (5)
  • Ocak 2012 (8)
  • Aralık 2011 (6)
  • Kasım 2011 (16)
  • Ekim 2011 (6)
  • Eylül 2011 (11)
  • Ağustos 2011 (6)
  • Temmuz 2011 (11)
  • Haziran 2011 (24)
  • Mayıs 2011 (13)
  • Nisan 2011 (17)
  • Mart 2011 (29)
  • Şubat 2011 (7)
  • Ocak 2011 (7)
  • Aralık 2010 (13)
  • Kasım 2010 (11)
  • Ekim 2010 (7)
  • Eylül 2010 (15)
  • Ağustos 2010 (3)
  • Temmuz 2010 (3)
  • Haziran 2010 (9)
  • Mayıs 2010 (4)
  • Nisan 2010 (3)
  • Mart 2010 (14)
  • Şubat 2010 (15)
  • Ocak 2010 (25)
  • Aralık 2009 (21)
  • Kasım 2009 (24)
  • Ekim 2009 (10)
  • Eylül 2009 (14)
  • Ağustos 2009 (22)
  • Temmuz 2009 (14)
  • Haziran 2009 (31)
  • Mayıs 2009 (31)
  • Nisan 2009 (30)
  • Mart 2009 (34)
  • Şubat 2009 (25)
  • Ocak 2009 (8)
  • Aralık 2008 (1)
  • Kasım 2008 (5)
  • Ekim 2008 (1)
  • Ağustos 2008 (1)
  • Haziran 2008 (5)
  • Nisan 2008 (3)
  • Mart 2008 (15)

Vurun Kahpeye

  • 337.310 hits

Meta

  • Kayıt Ol
  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.com

Vazgeç
Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası