Etiketler

, , , , ,

kirpi ayakkabiOn beş gün oldu, kahve içmiyorum. İlk 3 gün kanepeden kalkamadım, migrene meyleden bir baş ağrısıyla her tarafım, başka kelime bulamadığımdan yorgunluktan diyorum, kırıldı. Kafada yoğunlaşan genel bir beden ağrısı düşünün. Bu dünyada yerim yok hissi çok baskındı. Şu anlattığım genel duruma ek olarak daha ilk geceden uykusuzluk başgösterdi. Gündüzleri kendimi kanepeye zor attım, orada da uyku olmadı. ilk üç gün ve geceyi geçirdikten sonra, 3. günün gecesi üstüme beton dökülmüş gibi uyudum. 4. gün ayağa kalktım, öğleye doğru duyulmadık, bilinmedik bir kalça ve bel ağrısı başladı, kalın ekvator kuşağı… akşama doğru bu kuşağa sırtın alt kısmına kadar yükselen bir üst şerit , kalçadan bacakların yarısına kadar inen yukarıdakinden daha kalın bir alt şerit eklendi. Enlemesine kuşak, boylamasına portreye döndü. Yayılmacılığını bıraktım ağrının şiddeti 3’e 5’e katlandı. O bölgedeki tüm çizgili kasların her bir çizgisinin sızladığını, teker teker sayıp elimle yerlerini bulacak kadar hissettim. Daha önce hiç böyle bir ağrıyla karşılaşmamıştım. O gece yine uyuyamadım. Bir türlü hafiflemedi. Sabah sersem sepelek araştırmaya başladım. Health University diye bir sitenin kahveyi bırakma semptomlarının listelendiği bir yazısının yorumlar kısmındaki paylaşımlarda kahveyi bırakan bir çok kişinin başına geldiğini okuyunca içim rahatladı. Arayı atlamışım endişemin sebebi bir kaç zamandır sabahları küçük bir bardak kereviz suyu içmem ve bunun böbreklerimi etkilemiş olabileceği, gözümün önüne diyalizdeki halim bile geldi, yalan yok.  Tabii hiç bir kahve bırakma semptomları makalesinde böyle bir ağrı yok, ama bırakanların bir kısmı, belki çoğunluğu yaşıyor. Ağrıların yoğunluğu ve odak noktalarının çokluğu kahve/kafein, çikolata, çay, cola cinsi içecekler de bu gruba  dahil,  günlük kullanım miktarlarına ve sürelerine bağlı olarak değişiyor. Sebebiyse kafeinin uyarıcı etki yapması, bedeni her daim saldırı olacakmış gibi stres altında tutmasıymış, eh ne olsa bu enerji türünün yöntemi de bu, bu bilgiyi öğrenince niye şaşırdım diye kendime şaşırdım. Kafeini kesince gerilen damarlar bir anda açılıyor, kan lökür lökür akmaya başlıyor ve bu kanın bir anda barajın kapılarının açılıp suyun köyün üzerine boşalması misali altında ezilen beden yatakla kanepe arasında mekik dokuyor. Kalçalarda olan olay ise aynı şekilde gergin sinirlerin yine bir anda gevşeyip omurların içine sıkışmasıyla siyatik ağrıları oluşuyor. Bu durum omuz ve sırt ağrıları için de geçerli. O taraftaki sinirler sıkışırsa ağrı üst tarafta oluyor. Tabii adına siyatik denmiyor, ne dendiğini bilmiyorum. Benim durumumda üst taraf çok etkilenmedi. En belirgin yer boyun ağrısıydı, onu da migrene bağlamıştım. Kafamı taşıyamayacak durumdaydı. Yastığa da koyamıyordum. Bir garip yarı yatış yarı oturuş düzeni tutturmuştum. Kanepenin arkasının kollarıyla birleşme yerindeki kuytuyu hedefleyerek çarpık bir şekilde 3 gün geçirdim. Sırt ağrısını da sütyen sıktı, yanlış oturuyorum ondan, fazla yatmaktan, fazla bilgisayara eğilmekten falan diye düşünerek umursamamıştım. Meğer kahveymiş. Umut verici olan tüm bunların geçici olup en fazla 1 ay içinde yok olacağı, şiddetli ağrınınsa damarlar ve sinirlerin kendini toparlamasıyla sıkıştıkları yerden kurtulacakları.

Bütün bunları öğrenip içim rahatlayınca 4. günün gecesini uykusuz geçirmiş olduğumdan 5. gün sabahı aklıma yoga hareketleri geldi. Sadece kalça, bel, sırttaki omurları açıp beni rahatlatacak hareketleri oflaya puflaya yaptım, düşündüğümden fazla işe yaradı, ağrıyla yaşayabilecek duruma geldim. Hatta bir müddet sonra öyle hafifledi ki günü çok rahat geçirdim. Gece yatmadan aynı hareketleri tekrarladım, yattım, mışıl mışıl uyuyordum, gecenin bir yarısı ağrıyla uyandım, biraz debelendim, yatakta yapabileceğim bir kaç hareket yaptım, ne yapsam rahatlamıyor, sonra kahveyi daha önce bırakmış, 2 ay sonra yeniden başlamış bir arkadaşımın bol su içmelisin çok iyi geliyor dediğini hatırladım. Kalkıp mutfaktan 350 ml boyutunda bir bardağa suyu doldurup bir seferde diktim, hatta kesmedi yeniden doldurup üstten bir miktar daha içtim, bardaktan eksileni tamamlayarak başucuma koydum, yattım. 10 dakika içinde ağrı geçmiş olmalı ki yeniden sızmıştım, sabaha zımba gibi kalktım. 6. gün hafif ağrı vardı, genel enerji seviyem yükselmişti. Yoga hareketlerine ve bol su içmeye devam ettim. 7. günden itibaren bir şeyciğim kalmadı. Tabii hemen yoga hareketleri bırakıldı. Gerek kalmadı ya, tükaka oldu… Bu hallerimden, ne diyeyim nefret diyeceğim ama biliyorum etmiyorum. Bilakis seviyor muyum nedir? Kurtulamadığıma göre…

Kıssadan hisse bugün 15 gün doldu, izlenimlerimi listeleyeyim dedim:

1- Sabahları bir türlü ayılamazdım, böyle bir şey kalmadı. Gün içinde nasılsam sabah kalkınca da hatta akşam yatarken de öyleyim. Stabil bir enerjim var. Yatağa yatınca her zamanki gibi kitap okuyorum, yeter artık uyuyacağım deyince kitabı bırakıp gözümü kapatıyor ve uyuyorum. Bu kadar net. Tabii o eski enerji patlamalarım, oraya buraya saldırmalarım, evi toparlama, düzenleme bahanesiyle kapının önüne koyduğum yığınlarla eşya ya da ani ve kallavi idefix siparişleri, netflixteki/sinemalardaki tüm oynayan filmleri seyretme manyaklığı, her sergiye bir adım atayım, her festivale katılayım, her seminere yazılayım, aaa yeni atölye başlamış dürtüleri ya da yemek yapma çılgınlıkları kalmadı. Şu an elimde olan stabil enerji, kahve içtiğim zamanlardaki enerjimden çok daha düşük düzeyde ama bu durum daha yaşanası geldi. İçtiğim bir kupa kahvenin etkisi geçince yaşadığım düşüş daha fazla hüsrana uğratıyormuş, bunu çok net anladım. Ayrıca giderek daha fazla tüketir hale gelmiştim. Yatmadan önce bile içtiğim olurdu. Umarım zaman geçtikçe bu stabil enerjinin miktarı da artar.

2- Saçlarım bir şekilde dolgunlaştı. Elime daha kalın geliyorlar. Arkadan ördüğümde daha kalın bir örgü oluyor. Dökülmeleri ve yağlanma süreleri oldukça azaldı. Bir de kolay taranır oldular. O kadar ki geçen sefer şampuandan sonra kullandığım kremi sürmeyi unutmuşum sorun olmadı. Bu değişikliğe cidden anlam veremiyorum. Hem de bu kadar kısa sürede. Bir fikri olan varsa dinlerim.

3- Bir şeylere odaklanma sürem oldukça arttı. Özellikle okuma konusunda hız kazandığımı fark ettim. Hafıza çok fazla olmasa da biraz iyileşti sanki. Üç kitabı bir arada okuyup kaldığım yerden rahatça devam edebildiğimi gördüm. Neredeyse en son okuduğum satırı bile hatırlar oldum, görünce tabii, ezberden değil, o kadar da değil. Ama olsa nasıl güzel olur.

4- Barsak hareketlerimi düzenleyenin kahve olduğunu sanıyordum, değilmiş, yine her zamanki gibi her gün, her zamanki saatte işimi görüyorum. Bendeki kabızlık sorunu az biraz karmaşık, tek bileşen kahve değil. Bir kaç senedir eliminasyon diyetiyle barsakları etkileyenleri uzun ve sıkıntılı bir süreçten geçerek buldum, hala daha yeni eklenenler olabiliyor ama artık çok nadir. Ne zaman bu listedekilerden birini yesem 2 gün sonra minimum 5 gün bazen daha fazla dışarı çıkamıyorum ve/veya her yerimi kaşıntı basıyor ve balon gibi şişiyorum: tüm karbonhidratlar; yani, buğday, arpa, yulaf, tam tahıl, kinoa, karabuğday, patates, tatlı patates, pirinç vs, tüm süt ürünleri; yoğurt, kefir, peynir, taze peynir, keçi peyniri, tereyağ vs… Sadece arıtılmış tereyağ ghee ya da sade yağ denilenin haricinde her türlüsü, tüm şekerli şeyler; ketçaplar, nar ekşileri, taze tatlı meyveler, kuru meyveler dahil, yumurtanın beyazı, domates, biber, patlıcan, alkollü içecekler, paket gıdalar, restoran yemekleri, çikolata çekirdekleri, kakao, yeşil çay, siyah çay, vs… Hayatım azıcık zor, yanımda sefer tasıyla geziyorum. Yumurtanın beyazı yeni dahil olanlardan. Ama ondan da en yenisi kahve. Aslında şöyle bir umut da yok değil içimde: uzun süre kahve/çay/meyve suyu içmezsem böyle devam edersem, bir bakmışım beden kendini toparlamış ve ben en azından ara sıra ekmek peynir domates yiyip bir  bardak şarap içebiliyorum. Umut işte.

5- İştahım inanılmaz azaldı. Ve yediğim miktarlar da. Halbuki kahvenin beni tok tuttuğunu sanırdım. Acıkınca kahve içer, rahat bir kaç saat geçirirdim, hatta akşama kadar. Sonrasında yediğim miktar gün içinde yiyebileceklerimin bir kaç katıymış meğerse… Ayrıca midem açlığa dayanıklı oldu. Bekleyebiliyorum. Fakat sabah kahvaltısı etmez, kahveyle neredeyse öğleye hatta bazen öğleden sonraya kadar açlık hissetmez, yemezdim. Şimdi pek bekleyemiyorum. 8-8:30 arası kahvaltı ediyorum. Peynir ekmek yiyemediğimden akşamdan kalanlar; salata, soğuk et, haşlanmış sebze, avokado gibi şeyler…

6- Büyük bir boşluk oluştu, hem içimde hem dışımda. Ağrıların geçtiği 7. günden sonra fark etmeye başladım. Önceleri çapı küçüktü, giderek büyüdü. Bu sabah öyle boyutlara geldi ki ne yapacağımı bilemez hale düştüm. Oturup beklemekle de geçmez oldu. Her gün, hiç bir işim olmadan dışarıda dolaşmaktan sıkılır oldum. Zaten sıkılırdım, sıkıldığım için çay, kahve içer, atıştırır, sinemaya giderdim, şimdi onlardan sıkılıyorum, onlardan sıkıldığım için bir ikinci döngü tekrar sıkılıyorum, yani durum biraz vahim. Kahvenin ne tadını ne enerjisini arıyorum ama sıkıntımı geçiriyordu. İşte bu feci durumla nasıl baş edeceğimi bilemiyorum. Bir kaç gündür, diziler, eğitim videoları, ted talks’lar instagram, kitaplar, o en nefret ettiğim ev-mutfak işleri vs idare ediyorum derken bu sabah çap cidden çok büyüdü. Bu yüzdendir ki şu an şurada şu satırları yazıyorum ve umuyorum ki bir kaç güne bu sıkıntı da geçecek ya da ben bu sıkıntıyı unutmanın bir yolunu bulacağım. Yoganın meditasyon kısmını hiç demeyin, çok denedim meditasyon bana göre değil, bendeki sorun biraz fazla meditasyondan, doğal kendiliğinden olanı, geldiğini hissediyorum. Zihin zaten boş, o yüzden sıkılıyor, daha boşaltacak bir şey kalmadı. Yeminlen.

Şu anki ruh durumuma uygundur, onaylanmıştır:

Dipnot: Fotoğraf ve alt yazısı her zamanki gibi alakasız, her şey bir seferde olmuyor.