Etiketler

, , , , , , , , , , , ,

Paris’te müze denince akla ilk önce Louvre ve Monalisa olarak bilinen La Joconde’un gelmesine rağmen, en az bunlar kadar ünlü olan bir başka müze ve bir başka tablo daha var. Musee d’Orsay’de bulunan Gustave Courbet’nin Dünyanın Kökeni isimli eseri. L’origine du Monde.

Öyküsü, dahası tablonun yolculuğu, neden bilmem şaşırttı. Unutmadan bir kenara kaydedeyim istedim. Courbet 19. yüzyıl Fransız resminin önemli ve yenilikçi isimlerinden bir tanesi. Realist, gerçekçi harekete yön veren, öncülük eden bir ressam. Aynı zamanda da tüm zamanların çoğu sanatçıları gibi muzır.

Bu tablo 1866 yılında yapıldıktan sonra bir yüzyıldan fazla bir süre ortadan kaybolmuş. Kimse yerini yurdunu bulamamış. Kimin elinde bilinememiş. Ayrıca tablonun nasıl bir şey olduğunu gösteren her hangi bir görsel, grafik, fotoğraf hiç bir şey yokmuş. Ancak bir iki kitapta şöyle bir sözü geçiyormuş. Öyle ki tablonun birileri tarafından ortadan yok edildiğine inanılmış.

Yüz yıl sonra 1967 yılında tablonun adı sanı bilinmeyen bir fotoğrafçı tarafından çekilmiş bir fotoğrafı aniden bir doktorun yazdığı Kadının Cinsel Organı isimli kitapta belirivermiş. Belirmesine belirivermiş ama tablonun kendisinin nerede olduğu yine bir muammaymış. Zaman zaman 1870 yılında Budapeşte’ye gittiği ve hala orada bulunduğu, zaman zaman Paris’te bulunduğu ama kimin evinde olduğunun bilinmediği, zaman zaman da kayıp olduğu dedikoduları yayılıp dururmuş.

Sonra bir gün, tablonun o ana kadar elde olan tek fotoğrafından yapılan bir film gösterilmiş, ardından salonda bulunan Fransız oyuncu Alain Cuny sahneye fırlamış ve şöyle bağırmış:

Bu tablo kayıp değil. Nerede biliyorum.  Jacques Lacan’ın evinde. Andre Masson’un bir tablosunun ardında saklı duruyor. Kendi gözlerimle gördüm. 

Aslında bu tablo, ilk sahibinden bu yana, yani Lacan’a gelene kadar hep gizlenmiş, saklanmış. Ya perde arkasına, ya başka bir tablo arkasına… Tabii nedenini anlamayacak bir şey yok. Lacan’ın da bilerek ya da bilmeyerek bu saklama geleneğini sürdürdüğü kabul edilmiş. Sonuçta ne kadar gizlenirse açıldığında etkisi de o kadar büyük olmuş. 

Bana ilginç gelen tablonun ilk sahibinin, ki siparişi de Courbet’ye kendisinin verdiği düşünülüyor, Türk diplomatı Halil Bey olması. Halil bey tabloyu elinde bulunduğu sürece giyinme odasındaki bir perdenin arkasına gizlemiş.

Mısır doğumlu olan Halil bey, Paris’te öğrenim görmüş, diplomat olarak Yunanistan ve ardından Saint Petersburg’a tayin olmuş. Sonra aniden görevini terk ederek Paris’e geri dönmüş. Opera yakınlarındaki İtalyanlar Bulvarı’na yerleşmiş. İki sene içinde de tüm mirasını atlar, tablolar, güzel kadınlar ve kumar arasında pay ederek yemiş bitirmiş. Zamanın en iyi koleksiyonu kendisindeymiş. Delacroix’dan tutun Courbet’ye ve Ingres’e kadar. En güzel Nü/Çıplak tablolar Halil bey’deymiş. Paris’in sayılı beyefendileri evine bu tablolara bakmaya gelirlermiş. Zamanın modasına uygun bir de metresi varmış tabii. Madame Jeanne de Tourbay.

Halil bey Courbet ile de bu metresi sayesinde tanışmış ve ondan bir çok tablo satın almış, içinde Dünyanın Kökeni de varmış. Courbet tablosuyla öylesine gurur duyarmış ki, satıldıktan sonra bile bir çok arkadaşını, tanıdığını Halil Bey’in evine götürerek tabloyu gösterir olmuş.

1868 yılında Halil Bey, İstanbul’a dönerken tüm koleksiyonunu bu tabloda içinde olmak üzere kumar borçlarını ödemek için satmak zorunda kalmış. Diğerleri açık arttırma ile giderken Dünyanın Kökeni el altından gizli olarak satılmış. Bu şekilde satılınca tablonun izi de kaybolmuş.

1889 yılında birinin elinde görülmüş. Ancak üzerinde, karlar içinde bir kiliseyi temsil eden başka bir tablo varmış. Sonra yine ortadan kaybolmuş. Bir kaç sene sonra Yugoslav Baron Hatvany’nin satın aldığı ortaya çıkmış. İkinci dünya savaşı sırasında tüm tablolar yakılırken bu tablo hayatta kalmayı başarmış. Ama izi yeniden kayıpmış. Baron Hatvany 1948 yılında kaybolan tablolarını bir şekilde bularak yeniden satın almış. İçlerinde Courbet’nin Dünyanın Kökeni de varmış. Fakat koruyamamış, hepsini ihtiyaçtan birer birer satmak zorunda kalmış. 1955 yılında henüz ünlü bir psikanalist olmayan Jacques Lacan ve eşi Sylvia, George Bataille’ın eski eşi, Courbet’nin bu meşhur tablosunu satın almış. Bu tablodan nasıl ve ne şekilde haberdar oldukları bilinmiyor. O sıralar Sylvia’nın kız kardeşi, ressam Andre Masson ile yaşamaktaymış. Haliyle, Jacques Lacan, Masson’dan bu tabloyu saklayacak başka bir tablo yapmasını rica etmiş.

https://www.institut-courbet.com/lorigine-du-monde-et-son-cache/

Lacan’a göre;

Bir tablo nedir?

Cevabını yine kendisi verir;

Bir tablo bize bakan, yeri geldiğinde bizi de tabloya dönüştüren bir nesnedir.

En sonunda Lacan’ın ölümü üzerine 1981 yılında eşi Sylvia tabloyu çeşitli sergilere ödünç vermeye başlamış. 1993 yılında Sylvia Lacan da ölünce mirasçıları 1995 yılında devlete bağışlamış ve tablo Orsay Müzesinde Gustave Courbet’nin diğer mükemmel eserleri arasında yerini almış.

2 sene Halil Bey’de, 42 sene Baron Hatvany’de, 27 sene Jacques Lacan’da ve ölümünden sonra 12 sene Sylvia Lacan’da kaldıktan sonra bugün bu tabloyu her Paris’e giden, Orsay Müzesinde kendi gözleriyle görebilir.

File:Gustave Courbet auto-retrato.jpg

Courbet’ye göre Courbet. Umutsuz Adam.